Ne Yazmışım

9 Kasım 2010 Salı

Kayıp Kelebek 3. bölüm ve Son bölüm

Kayıp Kelebek 3. bölüm


Hakan, arabadan inmemesini söylemişti. Zeynep her ne kadar o konuşmalara ortak olmak istese de çaresiz kabullendi. Bir süre arabanın içinde gözlerini onlara dikmiş bekledi. Hakan ın sırtı dönüktü. Geceye dönen gökyüzünün alacakaranlığına rağmen adamın ara ara ona doğru baktığını az da olsa seçebiliyordu.

Zeynep dilenci adamı ilk defa ayakta gördüğünü düşündü gerçi uzun boylu olduğunu tahmin ediyordu. Adam paltosunu gövdesinin önüne iyice kapamış, kenarlarından sıkıca tutmuştu. Saygıdan da olabilirdi hava içine işleyecek kadar soğuk değildi aslında. Merakla izlediği o birkaç dakika saatler gibi geldi Zeynep e.

Aralarında samimi bir konuşma geçtiğini hissediyordu, birazdan Hakan adamın elini tutmaktan çekinerek vedalaşır gibi elini azıcık havaya kaldırarak selamlayıp yüzünü döndü Zeynep e doğru. Zeynep bu defa Hakan ın yüzünden çözmeye çalışıyordu aralarında gecen dialoğu.

Arabaya biner binmez Zeynep

-Eee ne konuştunuz anlat hadi. Dedi

Kocaman bir kahkaha attı Hakan merakındaki sevimliliğe. – Tamam, tamam öncelikle söyleyeyim, adam hiç boş biri değil aslında dilencide sayılmaz. Sadece yoksul Ekrem miş adı. Yalnız biri kimsesi yokmuş.

-Ee.. sonra dedi Zeynep sabırsızlıkla

-Ne, e si Zeynep hepsi bu adamla toplasan yarım saat bile konuşmadık. Zeynep istemeden de olsa Hakan a hak verip sustu ama çok susamış ve sadece bir damla su içebilmiş hiç kanamamış gibi hissediyordu kendisini.

-Bir öğlen yemek ısmarlayacağım ona der demez Zeynep birden sevinçli bir şaşkınlıkla gülümsedi. Bu defa bende geleceğim ama –Tamam, tamam. Dedi Hakan az olsa Zeynep in keyiflendiğini görünce içine bir ferahlık yayıldı.

Eve döner dönmez olanları Hülya ya anlatmak için telefonu aldı eline. Tüm olan biteni bir solukta anlattı – Delirdin sen vallahi kuzum niye taktın kendi halinde gariban bir adama.

-Öyle deme Hülya sıradan biri değil başka bir şey var sanki. Hem her akşam ne anlatıyor o işaretlerle bana. Ve neden aklımdan çıkmıyor aylardır. – Peki tamam canım ama dikkatli ol. Nasıl istiyorsan yap. Miden nasıl oldu.? biraz ağrıyor diyordun. – Bilmem bu heyecandan doktor randevumu atlamışım.

O gün işe gidemedi Zeynep mide ağrısı ona uykusuz, huzursuz bir gece yaşatmıştı. Evden hiç çıkmadan ilaçlarını alıp dinlendi.


Ertesi gün işyerine gitti. Bir günlük yokluğunda işler masasına yığılmıştı. Yoğunluktan aklını işten başka bir şeye yoramadı. Birkaç gün sürmüştü bu koşturmaca , dönüş yolundaki her akşam görmeye alıştığı adam ortalarda yoktu. – Nerede bu adamcağız kaç akşamdır görmüyorum.. Bekleme yerini değiştirdi herhalde kendine yeni bir mekan edinmiş olmalı. Diye düşündü.

Aslında içi burulmuştu.

Ne olduğunu çözemediği, anlayamadığı olayları biriktirdiği bir yer vardı zihninde. Bu konu da oraya atılacaktı istemeden

Birkaç gün böyle boşlukta geçmişti ki, Perşembe akşamı iş çıkında adamı aynı yerinde gördü. Elinde olmadan heyecanlanıp kırk yıllık ahbabını görmüşcesine gülümsedi. Adam da heyecanla karşılık verdi.

Bu defa ürkmeden pencereyi aralayıp yarın akşam burada mısın ? bir şey soracaktım dedi. Adam aynı heyecanla başını hızlı hızlı birkaç defa öne arkaya kabul edercesine salladı.

Dikiz aynasından tekrar bakıp uzaklaştı. İçinde anlam veremediği bir hafiflikle..

O gece sabahı zor etti, uykusuz geçirmesine rağmen sabah kalktığında oldukça dinçti.

İşyerine girer girmez Hakan ın odasına daldı sevinçle, Hakan ın önünde duran kupadan bir duyum kahve aldı –ne oldu biliyor musun dedi. Heyecanla.

Hakan Zeynep üzerindeki mutlu havadan etkilenmiş , daha bir güzel görünmüştü gözüne aşkı depreşti, göğsünde bir yerler aydınlanmıştı sanki. Gözlerini gülümseyen yüzünden ayırmadan aynı neşeyle cevap verdi.- Bir şeyler olduğu belli görünüşünden söyle bakalım ne oldu ?

-Bizim yoldaki nöbetçimiz var ya, ışıklardaki adam.

‘Yine mi aynı konu ya ‘’ dedi Hakan mırıldanarak.

-Dinle bak, birkaç akşam görmeyince meraklandım. Dün akşamda görünce yarın akşam burada ol dedim. Konuşacağım bu akşam onunla.

Diğer ofislerden biri aceleyle Zeynep diye seslenince konuyu yarıda kesip –Akşama kimseye söz verme birlikteyiz dedi cümleye sıcak bir gülümseme katıp odadan çıkıp seslenen kişiye doğru yöneldi.

Hakan çıkışta Zeynep i bekletmemiş toparlanmıştı, sabah ki heyecanını görünce akşamı zor eder diye düşünmüştü.

Otoparkta buluşup yola çıktılar, Zeynep yine gün içindeki heyecanlı enerjisini sürdürüyor, çeşitli senaryolar uydurup anlatıyordu Hakan a ‘’bende yazar ruhu var e iyi de bir gözlemci sayılırım aslında yazsam mı hakikaten ‘’Dedi. Başıyla onayladı Hakan ‘’kesinlikle katılıyorum ‘’ dedi.

Yaklaştıkça trafik iyice sıkıştı ‘’ ne oluyor burada acaba ‘’

-Kırmızı ışıktandır belki..Dedi göremediği yöne doğru tedirginlikle bakınarak, inanmadan söylemiş gibiydi.

Öndeki araca binen adam arkasındaki araçlara bilgi vermeyi görev edinmişcesine ‘’ kaza olmuş trafik açılmaz daha, yan yola dönelim oradan çıkarız ‘’diye bağırdı.

- ne kazası ki? Ne oldu inip bakalım Hakan.

Hakan ın arabadan indiği sırada oradaki bağrışmalardan ‘’ Adam birden önüme attı kendini ‘’ diye etrafına telaşla olayı anlatan adamı duydu..

Aklından geçenden ürkerek ‘’ aman , sakın…’’ dedi usulca..

Hakan soluk soluğa arabaya binerken ’’ bizim adama çarpmışlar, hastaneye gidelim bakalım hemen’’

Şoktaydı Zeynep hastaneye kadar ağzını bıçak açmadı. Hakan ise teselli etmek ve içlerini biraz rahatlatmak için. Olay anlatılan gibi ise önemli bir şey yoktur. Dedi.

Hastane vardıklarında Hakan önden ilerleyip olayla ilgili bilgi almak için bir görevliyle konuşmaya başladı.

‘’ Durumu iyi, ağır değil, birazdan görebilirsiniz. Üzerinden kimlik falan çıkmadı, cebinden çıkanları aldık kutuda şuradaki görevliye gidin yardımcı olsun dedi. O sırada yanına yaklaşan Zeynep i kolundan tutup o yöne gittiler, durumu anlattılar görevli kutuyu çıkardı..

Zeynep kutuya aç kalmış bir sokak çocuğunun ekmeğe saldırması gibi yapıştı, gelişi güzel eliyle karıştırırken eline takılan bir anahtarlıkla bambaşka bir boyuta gitmiş gibi hissetti. Çivi gibi çakılmış, parmağına takılan anahtarlığa dehşetle gözlerini dikmiş bakıyordu.

Hakan ın ‘’ iyi misin.. neyin var.? ‘’ deyişini bile duymuyor gibiydi.

‘’Kelebek’’ dedi zoraki, sayıklar gibi. Hakan korkmuştu tavırlarından. ‘’ Sadece bir anahtarlık o dedi.

Konuşmadan anahtarlığın arkasını cevirdi. Kanadında yazılı olan ismi gösterdi.Zeynep..yazıyordu.

Hakan ‘’ Neler oluyor Zeynep’’ diye omuzlarında kavrayıp iyice sarstı. ‘’ hiç ‘’ Dedi. Kendisine bile açıklamayacağı kadar bulanmıştı zihni…’’ Çalmış olmalı, evet çalmış birinden bu anahtarlığı ‘’ dedi mırıldanarak, kendine gelir gibi..

Birden canlanan sesiyle ‘’ gidip görelim onu , neredeymiş hangi oda ? ‘’

Tarif edilen odaya doğru yürüdüler, odadan çıkan doktorla burun buruna geldiler hafiften gülümsedi ‘’ yakınlarısınız galiba meraklanmayın gayet iyi , bir iki saate kalmaz taburcu ederiz dedi.

Her ikisi de doktora teşekkür ettiler. Zeynep başka bir şey söylemeden doktorun gövdesini neredeyse iterek odaya girdi. Sedyeye yaklaştıkça gücü bitiyor gibiydi..

Arkadan gelen Hakan ın sesini derinlerden duyar gibi oldu..’’ geçmiş olsun, korkuttun bizi, oo bu ne yakışıklılık böyle tıraş , saclar falan vallahi tanıyamazdım ben seni derken, Zeynep adamla göz göze geldiği anda Hakan ın ayaklarının dibine düşüverdi.


3. bölüm sonu

Semra Arıkan  Nisan2010






Kayıp Kelebek 4. Bölüm - SON



Hakan korkuyla karışık şaşkınlıkla Zeynep i kucakladı. Bir yandan da doktora sesleniyordu. Heyecanlanıp korkan sadece Hakan değildi sedyede yatan adam da güçlükle doğrulmaya çalışırken duyulur duyulmaz Zeynep dedi, endişeli gözlerle bakıyordu.


Doktor un endişelenmeyin sadece küçük bir baygınlık yorgunluktan demesiyle derin bir soluk aldılar.

Bir süre sonra Zeynep bitkin halde gözlerini araladı. Başına yana doğru çevirir çevirmez yandaki sedyede yatan adamı gördü ‘’Allah ım bu nasıl olur..ta kendisi Ekrem ’’ diye mırıldandı güçsüzce. Adam onun ayıldığı görmüş sesini çıkarmadan bakıyordu ağır suçlu mahkum gibi. Derinlerinde bir yerleri acıyor gibiydi..Gözlerini ayırmıyordu Zeynep ten.


-Hakan

-Aa.. Canım iyi misin.? Çok korkuttun beni..Bir an durdu ve ‘’Bizi’’ diye düzeltti..Şimdi nasılsın, neden öyle oldun. Ne oldu diye farkında olmadan soru cümlelerini arka arkaya sıralıyordu.

Zeynep gözlerini adamdan ayırmadan -Beni buradan götür lütfen .Dedi. Öfkenin, kırgınlığın korkunun karıştığı bir bakış vardı gözlerinde.

-Tamam, kalkabilecek misin


-Cevap vermeden yavaşça doğrulup Hakan ın gövdesinden güç alarak kalktı, çıkarken bir defa daha dönüp gözlerini hala ayırmayan adama baktı.


Hakan Zeynep i eve götürdü ve yalnız bırakmayıp sabaha kadar başında bekledi. Hem iyi olduğunu görmek, hem neler olduğunu anlamak istiyordu.


Sabah erken uyandı Zeynep Hakan ı koltukta ona bakarken buldu. Daha iyi hissediyordu kendini.
-İyi misin.? Kalk bakalım öğlene kadar iş yok bugün seni güzel bir yere kahvaltıya götüreceğim.
-Biraz zorlayarak gülümsedi, başıyla onayladı ve hazırlanmak için kalktı.

Yeşillenip çiçeklenmeye başlamış ağaçların olduğu açık hava bir bahçede ettiler kahvaltılarını..


Dün akşam ki olanlar Hakan ın aklında takılı kalmıştı Zeynep bunun farkındaydı ve Hakan a dönüp

Biliyorum merak ediyorsun, çok çok eski bir konu ve inanılması çok zor bir şey biliyor musun Hakan ben bile henüz inanamıyorum.

Hiç konuşmadan gözlerinin içine bakıyordu Zeynep in

Bir yudum sus içip - Hakan o adamı tanıyorum yani tanıyormuşum çok eskiden.

Hakan - Aaa.. nasıl yani, nereden tanıyorsun..diyerek sözünü kesti.. Dinle..

Çok eski ve uzun bir hikaye bu. Aklım, kalbim karmakarışık şu an.

Nasıl bir tesadüf ki.. ya da belki de tesadüf değil ooff.. bilmiyorum..

Zeynep nereden başlayacağını bilemedi derin bir nefes aldı.


Tam olarak on dokuz yıl önceydi. Diye devam etti. -Ekrem le aramızda o kadar büyük bir aşk vardı ki, aslında ben öyle sanıyormuşum o zamanlar. İlk aşkımdı o benim ondan başka hiçbir şeyi görmüyor, duymuyordum. Bir süre çıktık ikimizde mutluyduk, ailelerimiz tanışmış evlilik hazırlıkları yapıyorduk. Bir gün bir sürprizi olduğunu söyledi ve o güzel kelebek şeklindeki anahtarlığı bırakmıştı avuçlarıma, çok sevinmiş ve şaşırmıştım.. Evet, küçük bir ev almıştı bize o gün nasıl mutluydum anlamam büyük bir sürprizdi benim için, imkanlarımız sınırlıydı ama çok uyguna aldım demişti.

O evden sonra daha bir sahiplendim ilişkimizi.. Arada ufak tefek sorunlarımız oluyordu ama büyütmüyorduk. O dönem düğün hazırlıklarıyla uğraşırken Ekrem de gariplikle olmaya başlamıştı yalan söylüyor bir şeyleri gizliyor gibiydi, sıkmamak adına üzerine varmıyordum.

Her gecen gün daha az vakit geçiriyorduk ama bunun işlerinden kaynaklandığını söylüyordu, ona inanıyordum onu seviyordum..


Zeynep in gözlerinden süzülen yaşlar sessiz birer çığlık gibi inmeye başladı yanaklarına. Hakan onun üzülmesine dayanamıyordu.

-Tamam sus artık. Boşver unut gitsin dedi. Nereden çıktı şimdi bu adam karşımıza durup dururken diye dişlerini sıkarak söylendi..


Zeynep etraftaki garsonlara aldırmadan sesli ağlayarak

-Nikahımıza.. Kendi nikahına gelmediii..

Akşam üstü biriyle not göndermiş. Gelmeyeceğini söylediler ama ben o gece yarısına kadar bekledim gelir diye bekledim, umutla bekledim..Günlerce aylarca bekledim diye ağlıyordu Zeynep gözlerinden boşalan yaşlar yaslandığı göğsünü ıslatıyordu Hakan ın


Hakan saclarından ellerini çekmeden usulca teselli etti, bir süre sessizliğini korudu. Usulca -Çok uzun zaman önceydi her şey geçmişte kaldı dedi.


Zeynep Hakan ın bedeninden doğrulurken elinin tersiyle sildi gözyaşlarını –Haklısın dedi..O günlere dönmeyeceğim ama senden bir şey isteyebilir miyim.

-Evet tabi ne istersen
-Nedenini bilmek istiyorum, ama onunla bir daha karşılaya gücüm yok, ben soramam. Öğrenir misin?
-Denerim, merak etme dedi.

Aradan dört gün geçmişti. Zeynep biraz durgundu kırgın bir sessizlik vardı üzerinde ama o işine ve arkadaşlarına yine aynı temposuna dönmeye gayret ediyordu..
-Alo, Hülya nasılsın ?
-İyim Hakan sen nasılsın..Geçen gün gittim şu Zeynep in Ekrem i buldum dövecektim ya neyse yine yapamadım.
- Ee öğrenebildin mi peki Zeynep in kalbini yaşamını yıkan nedeni
-Evet, kumar oynuyormuş o dönem çok fazla kaybetmiş ailesinin varlıklarını, işini. Bankalara borçlanmış falan. Düğünlerinden bir gece önce de kendilerine aldıkları evi kaybetmiş
-Amaan allahım..O yüzden gelememiş sevmediğinden değil yani. E niye kızın yoluna çıkıyor bunca zaman sonra


- Rahatsızmış, sağlık problemleri ciddiymiş öyle dedi.
- Üzüldüm, Zeynep de kahrolacak şimdi..Sevgiye bak.

- Bırak ya Hülya. Ne sevgisi. Adamın onca parası tahsili ve şu düştüğü hallere bak. Hülya bu bilgi aramızda ölene kadar sır tamam mı..Söylersek tekrar dağılır Zeynep.


-Peki ne yapalım. Sustum. Arkadaşım iyi olsun da..


Ertesi gün Hakan Zeynep in masasına bir kağıt bıraktı – Öğrendim..İşte merak ettiğin cevap burada yazılı..

-Ekrem dedi ki; Zeynep ten çok hoşlandım evet aşıktım ama evlenecek ve onunla yaşlanacak kadar değildi. Bunca yıl sonra tesadüfen karşılaştık o kadar.

Zeynep elindeki kağıdı okuduktan sonra avucunu acıtacak kadar sıktı küçüldü.Öfkeyle kasıldı yüz kasları tahmin ettiğim gibiymiş hiç sevmemiş hiç.Dedi içinden..

Kısa bir süre sonra Zeynep şehir merkezinde yeni bir eve taşındı, işe geliş gidiş güzargahı tamamen değişti.. Ve tabi o ışıklardan neredeyse hiç geçmedi..


Ekrem orada bekliyor muydu hala hiç bilmiyordu..Bilmeyecekti..


SON




Semra Arıkan  / nisan2010
















Semra Arıkan / 2010

Hiç yorum yok: