Ne Yazmışım

18 Haziran 2009 Perşembe

Vatana Söz Verdim Sevgilim, Sana Gelişimi Erteledim




Acının içine atıldığı feryatların onura saklandığı bir törendi. Gökyüzü mavisini grilerle islendirip yaslanmıştı kocaman ağır bulutlara.

Son veda içindi bu takatsiz duruş, son sözler içindi belki duyacak belki duymacaktı ama söylenmek hatta haykırırcasına söylenecek ne çok söz oluryormuş meğer, söylenmemiş.

Bedeni ruhsuz, denilene itaat eder gibi hareket ediyor, tepkileri yüzünü terk etmiş, gözleri karanlık bir çift oda gibi bomboş bakıyordu, yüzünü donuk beyaza çalan bir sarı renk, dudakları titriyordu.

Cenaze dönüşü bitkin ayakları cansız sürüyordu.

Aniden yüzüne şimşek gibi acı bir gölge vurdu, sancıyla inledi. Ellerini karnına getirerek endişeli baktı karnındaki doğmadan babasız kalan yavrusuna sonra etrafına göz attı bir görev bakışı gibi beklentisiz.

Sancılanmıştı, yanındaki kalabalık sardı etrafını koluna giren, omzunda teselli eden, yüzlerden şimdi endişe ve hüzün damlıyordu.

İçini ansızın yoklayan bu sancı mağrur duruşunu bozmamıştı.Kalabalıktan yükselen sese doğru baktı.

-Kestirmeden gidelim patikadan.
-Çok tehlikeli, askerin temiz dediği yerden gitmeliyiz
-Vakit yok bebek doğdu , doğacak.

Artan sancılar tereddütlü konuşmalarda telaş yarattı, çok düşünmeden patika yola girdiler. Az yürümüştüler ki

Kadının tabanına bir cisim değdi ve anında mıhlandı kadın olduğu yerde eşinin asker oluşundan savaşı, düşmanı ve hayinliklerine yabancı değildi, aynı anda feryat rengi bir cümle yükseldi havaya
- Yenge.. dur.
- Sakın kıpırdama.
- Herkes panik içinde dondu kaldı
O bir asker eşi idi ve ayağının altındaki ölüm noktasını hissetti.
- Mayın…!!
- Mayına bastı.
- Durun..!!

Kadının gözlerinden birden kocaman gözyaşlar indi sessiz ve asaletiyle. O da kendisi de bu gözyaşlarının sebebinin korku olmadığını biliyordu..
Soğuk kararlı bir sesle
-Susun, beni dinleyin.
-Şimdi hepinizin buradan uzaklaşmasını bekliyorum , gidin..

Kalabalıktan
-gitmek mi?
Uzaklaşmak mı? Hayır, imkansız
-Delirdin mi, hayır.. Sesleri yükleniyordu uğultuya dönüşerek üzerine üzerine geliyordu sanki kadının. Kalabalığın arasından gözüne takılan şuuru yerinde değil imasına inatla bir askerin sesindeki kararlı sert ve cesurca.
-Gidin, buradan . Dedi

-Yenge sen bana ağabeyimin yadigarısın, henüz gözünü açmamış yavrunuz benim yavrum sayılır, böyle bir çılgınlık yapamazsın..

-Bu dünyaya gelip acı çekmesini istemiyorum, bak daha doğmadan babasız, kim bilir daha ne acılar hazır bekliyor onu.. Bende, yüreğimi koparıp bıraktığım o bir karış toprakta cansız yatan şehidimin , sevdiğimin yanına gideceğim, yavrumuzu da yanımızda olacak..

Zaman geçiyor kadın asla vazgeçmiyordu.

Sancıları artan kadını gören kalabalık ne yapacağını bilemez halde endişeli bakınıyorlar. Bırakıp da gitmiyorlardı.

-Tamam. Dedi kardeşi.
-Hepiniz gidin.. Uzaklaşın buradan
-Sen ?
-Ben de burada kalacağım.

Yengesi bu defa bulutlu baktı yüzüne hayır dercesine salladı başını.

Delikanlı, hızlıca kalabalığı uzaklaştırıp, kadının yanında nöbetçi bir asker edasıyla çakıldı.

Her ikisi de kadının ayaklarının o bedeni fazla taşıyamayacağını vakitleri olmadığını biliyorlardı.

Suskunluk doladı etraflarını ne gitmeye ikna sözleri, ne de bundan sonrası için söylenecek söz..Ölüm sessizliği

Gözleri buğulandı, kulağına eşinin sesi , nefesi dokundu sanki kadının.

-Sevdiğim, kadınım, bana bir evlat verecektin söz vermiştin. Beni sevdiğini ve şu an acının sana vurduğu kızgınlığı anlıyorum.

-Yapma.. Bu vatana borçluyuz, çocuğumuz asker olur, doktor ya da bilim adamı, aydın bir güç ver. Ver ki , belki bu acıları durdurabilme gücü olur. Bu sansı hepimize tanı lütfen sevdiğim.
-Bunu yapma.. Bırak doğsun, -ben şehit çocuğum, babam vatanın bölünmezliği için savaştı bu kutsal yolda öldü diye gururlansın.benim babam bir kahraman diye onurlansın..

Yardıma gelen askerlerin adımlarını duyup sanki bir rüyadan irkildi.

Kalp atışları sakinleşmiş ve yanında duran delikanlıya dönüp onaylarcasına başını salladı. Gülümsemeye gayret etti, -Her şey yoluna girecek der gibi baktı..

Eşinin kendisine duyurduğu sesi dinleyecekti, haklıydı..Denileni yapmaya karar vermiş, ve eşine kavuşmasını erteleşmişti.

Kurtarılan kadın çabucak hastaneye götürüldü.

Ve eşine verdiği sessiz sözü tutmuştu. Bir can dünyaya getirdi, adına Mehmet deyip kucakladı kadın. Göğsüne alarak,uzun uzun kokladı.



Semra Arıkan

Hiç yorum yok: