Ne Yazmışım

30 Aralık 2008 Salı

Aşk & Kervan






















Kelebekler kanat çırpar gözlerde
Sihirli bir perde iner

Aşk yolculuğunda
Kalp
Koşar dört nala

Nemli öpüşlerde
Özlemler aklanır

Karanlık haylazlaşır
Yıldız sektirir gökyüzünde
Sakınarak kutup yıldızından

Batıl nazardan korkmayan
Mavi boncuklu bakışlar
Seyrelen heyecanları ayaklandırır

Bir sevinç tutuşturursun
Kaygının nasırlı ellerine

Sevda yüklü kervan düşer
Yolların kıyısına
Adım başı yediverenler

Ve

Ufukta görünen aşk yolcusuna
Çatık kaşlı gece gülümser





Semra Arıkan


Aralık '08





23 Aralık 2008 Salı

Gün Bahar, Ertesi...





















Dudağımdan

Sigara dumanına
Yüklediğim

Gri bir sarmaşık gibi
Gökyüzüne uzanıyor
Düşüncelerim

Yıllanmış bedenin gölgesinde
Asi zamanlar Kurtuluyor

Öğütüyor uysallığını
Değirmen taşı zihnimde

Sıra sıra kaldırımlar bekliyor
Yasal günahları
Kilitli kapılarında
Yargıç kılıklı suretler


Dost bir omuz yürüyor
Vefanın yaya geçidinden


Farkında olmadan
Büyük bir iştahla
TükettikÜç perde halinde
Us'tan seçili şarkıları


Bir ateşin küllerinde
İç çekişlerin
Nefesime düşen


Islığının neşesindeki
Bahar
Bugün
Ertesi
Güneş kokulu senfoni




Semra Arıkan

Aralık '08






18 Aralık 2008 Perşembe

Son Beste

















Bardağı taşıran düşünceler
Sabırları zorladığında

Demir atmak ister ruh
Huzura

Yaşlı bir çınarın gölgesinde
Ilık meltem nefesi

Uykuya iç çeken gözlerde
Sığlaşır kabuslar

Aşkın ekseninde döner durur yeminler

Deli ırmağın coşkusuna kapılıp
İnandığına sürüklenmek ister

Bumerang korkular
Ayağına dolaşır acemi cesaretin

Kalp masum
Çırpınır kimi vakitsiz zamanlarda

Yazgı
Kilit vurur güz sevdalarının kapısına

Gelincik tarlaları
Kırmızılarla yarışır

Sevginin dokunduğu yanaklardan
Gülüşler havalanır




Semra Arıkan

Aralık '08

5 Aralık 2008 Cuma

Eğer




















Bana İstanbul un ışıklarını getir gözlerinde

Olağanüstü hal sessizliği
Hüküm sürer içimin şehrinde

Tenine sinen deniz kokusu
Özlemlerimin direğini sızlatır

Büyük şehirlerin keşmekeşi gibi gelsen yine
Yorgun heyecanlarını yükleyip kelimelerine

Boğazın o görkemli güzelliğini
Havasını soluklansam nefesinde

El sallasam sana
Miyadı çoktan dolmuş köhne teknesinde
Yaşlı bir balıkçının çatlamış elleriyle

EğerAnıların toplanıp canlanırsa hafızanda
Zaman fakiri telaşlarının
Yolu düşerse bir gün buralara

O sıcak merhabanın kolundan tutup
Uğrarsın değil mi
Yağmurların mesken tuttuğu şehre


En son bıraktığın gülüşünü
Katık ediyorum zihnime

Bekliyor olacağım seni
Uğurladığım bu yerde



Semra Arıkan


Aralık08

Suskun






















maskesi düşer kızıl rengi aşkın
mürekkebine boyanır gözyaşları

boşalan ruhunda
külçe külçe kambur
zehirli suskunluğun

doğurup gözlerinde
büyütemediğin başlangıçlar

nefesinde solar tüm sözcüklerin
lanetlenir

ansızın yakalanmış cılız sevinçlerin
sırtından vurulur

yalnızlığında üşür
tüyleri diken diken yeminlerin

pamuk ipliğinde gururun
kırıldığı yerden
kanar

incinir koşmaların
çivilidir artık
adımlar

mavi öper gümüş rengi kanatları
yıldızlarını
yakalar son kuşlar

uçtukça görürsün
açığa çıkar yaşamlar

gördükçe anlarsın
hiçbiri masum değil
düşlerin kadar

ruhunu bir avuntu doldurur
suskunluğa pan-zehir
şiir seçersin
günün geceyle buluşmasında
son kez
karşıdan karşıya geçersin



Semra Arıkan

agustos08

Aşk Düş/tü















Dili silahlı
Sözcükleri mermi
Karartma sevdalar
Kan revan aşk

Sorgularda düşler
Korku tünellerinde bakışlar
Aşk yelkenlerine,rüzgar
Şiir kafiye arar

Kursun yarası şiir
Eylemsiz cümleler
Veda köse başında
Sırasını bekler

Yırtılır sessizlik
Karanlık diz boyu
Menzil
İsimsiz bir sokağın sonu

Medcezir aşklar
Ayaküstü
Kelebek ömrü sevmeler
Yalanı ezber ağızlar

Gamzede taze bir beste
Gülüş
Korkuya kapılır solar
Tatlı uykulara giyinmiş düş




Semra Arıkan

Kasım '08