Ne Yazmışım

25 Aralık 2009 Cuma

Usul Tutsaklık



Alnıma düşen kurşuni yazgılara
Kayıtsız
Soru işaretlerinin uçurumlarında
Sendelerim

Göçlere bir türlü havalanamayan
Kanatlar
Kırlangıç sürülerine imrenir
Göğün avlusuna asılan puslu bakışlar
Yollara birikir

Göğsümüzün mülkü sandığımız aşkın sessizliğini
Duyarım
Soylu karanlıklarımda
Düşündükçe bulanıklaşır dibi
Tortulu
Yaşam ırmağı
Susarım

İçsesimizi kısar
Boş kalsın isteriz kuşkumuzun mezarları

Kılı kırk yaran çıkmazlarımızda
Yıkılır
Büyük laflardan diktiğimiz kuleler

Yerlere göklere sığdıramadığımız
Sevda
Dilimizde dalgalanır

Ve

Ne zaman gözü açılsa us un
Fırtına çıkar göğün kınından




Semra Arıkan

10 Aralık 2009 Perşembe

Eskiyen Zaman


Ayarsız takvimler vuruyor
Uğrakları seyrelmiş sehrimin
sokaklarını

Karamsar rüzgarların
Panjurlarını eskittiği
Pencerede

Gözlerim

Geciken bir eskicinin
Yılgın gölgesinden yükselen narasını
Bekliyor

Saklanan anılar
Ağarmış
Kokuyor tavan arası

Akşamın ucundan bir ağırlık sızıyor
Göğsüme
Yaşamın geçit töreni sahneleniyor
Gözlerimin perdesinde

Söylenmemiş sözlerin mektuplarını
Biriktiriyor
Usumun postacısı

Batık bir kentte uyanıyorum
Ellerimde sıkıca
Tuttuğum
Ellerin sanıyorum

Uykuya dalmak isteyen
Tozlu bir kentin gözüne batıyor ay

Nasırlı bomboş avuçlarımdan
Zaman kayıp giderken


Semra Arıkan

Sağduyum


Usul usul düşüyor
Naif bir ay ışığının teninden
Fısıltı
Sesinde büyüyor aşkın adı

Sakın çekme gözlerini üzerimden
Zihnim bulanır
Üvey ağrılar yumruklar
Göğüs kafesimi

Varlığının sihrine çizilirken
Tüm mutluluk resimleri
Uzun kış uykularından uyanıyor
Aklım

Bin kenti fetheden gülüşünün
aydınlığında
Yazgımın derinliklerinden
Çıkıyor
Devrik cümlelerim

Güçlü bir teselli esintisi okşar yanağımı
Kozasından sıyrılır ruhum
Kutsanır
Usa yatırdığım yılgın önsezilerim

Kaygı odalarına serdiğim perdeleri
Söküyorum
Gözlerimden

Öylece bakıyorum gök/yüzüne



Semra Arıkan