Ne Yazmışım

30 Haziran 2009 Salı

Sözsüz Yansımalar







Ömür çatısının oluklarından
Delice koşar
Yüzünüzde dağılır
İfadeler

Kırılır
Umutlarınız içinizde

-Farkındayım- birikir

Yarı baygın akşamüzerleri
Tıpkı bir şarkının
Tekrarlanan sözleri gibi

Günü
Yeniden göreceğindendir sevinci
Vedalaşırken
Buğulansa da gözleri

Düşüyorum
Dalgınlığınızda ufkunuza
Gurubunuzda sönmeyen aydınlığınıza

Gözyaşlarınızda bir çift sandal
Gözbebekleriniz
Ve
Hüznü çekmekten yorgun
Kürekler
Kirpikleriniz

Hafızanıza sinen eski sözlerin
Kokusunu silkeleyen
Bıkkın ellerinizi
Öpüyorum

Sigaranızdan çektiğiniz
Her derin nefeste
İslenir ciğerlerim
Kederinizden
Unutur dudaklarım şarkınızı

Şimdi gözlerimde mil
Gece
Uyuyabilsem
Yüzünüzdeki hüznü görmeden




Semra Arıkan

18 Haziran 2009 Perşembe

Vatana Söz Verdim Sevgilim, Sana Gelişimi Erteledim




Acının içine atıldığı feryatların onura saklandığı bir törendi. Gökyüzü mavisini grilerle islendirip yaslanmıştı kocaman ağır bulutlara.

Son veda içindi bu takatsiz duruş, son sözler içindi belki duyacak belki duymacaktı ama söylenmek hatta haykırırcasına söylenecek ne çok söz oluryormuş meğer, söylenmemiş.

Bedeni ruhsuz, denilene itaat eder gibi hareket ediyor, tepkileri yüzünü terk etmiş, gözleri karanlık bir çift oda gibi bomboş bakıyordu, yüzünü donuk beyaza çalan bir sarı renk, dudakları titriyordu.

Cenaze dönüşü bitkin ayakları cansız sürüyordu.

Aniden yüzüne şimşek gibi acı bir gölge vurdu, sancıyla inledi. Ellerini karnına getirerek endişeli baktı karnındaki doğmadan babasız kalan yavrusuna sonra etrafına göz attı bir görev bakışı gibi beklentisiz.

Sancılanmıştı, yanındaki kalabalık sardı etrafını koluna giren, omzunda teselli eden, yüzlerden şimdi endişe ve hüzün damlıyordu.

İçini ansızın yoklayan bu sancı mağrur duruşunu bozmamıştı.Kalabalıktan yükselen sese doğru baktı.

-Kestirmeden gidelim patikadan.
-Çok tehlikeli, askerin temiz dediği yerden gitmeliyiz
-Vakit yok bebek doğdu , doğacak.

Artan sancılar tereddütlü konuşmalarda telaş yarattı, çok düşünmeden patika yola girdiler. Az yürümüştüler ki

Kadının tabanına bir cisim değdi ve anında mıhlandı kadın olduğu yerde eşinin asker oluşundan savaşı, düşmanı ve hayinliklerine yabancı değildi, aynı anda feryat rengi bir cümle yükseldi havaya
- Yenge.. dur.
- Sakın kıpırdama.
- Herkes panik içinde dondu kaldı
O bir asker eşi idi ve ayağının altındaki ölüm noktasını hissetti.
- Mayın…!!
- Mayına bastı.
- Durun..!!

Kadının gözlerinden birden kocaman gözyaşlar indi sessiz ve asaletiyle. O da kendisi de bu gözyaşlarının sebebinin korku olmadığını biliyordu..
Soğuk kararlı bir sesle
-Susun, beni dinleyin.
-Şimdi hepinizin buradan uzaklaşmasını bekliyorum , gidin..

Kalabalıktan
-gitmek mi?
Uzaklaşmak mı? Hayır, imkansız
-Delirdin mi, hayır.. Sesleri yükleniyordu uğultuya dönüşerek üzerine üzerine geliyordu sanki kadının. Kalabalığın arasından gözüne takılan şuuru yerinde değil imasına inatla bir askerin sesindeki kararlı sert ve cesurca.
-Gidin, buradan . Dedi

-Yenge sen bana ağabeyimin yadigarısın, henüz gözünü açmamış yavrunuz benim yavrum sayılır, böyle bir çılgınlık yapamazsın..

-Bu dünyaya gelip acı çekmesini istemiyorum, bak daha doğmadan babasız, kim bilir daha ne acılar hazır bekliyor onu.. Bende, yüreğimi koparıp bıraktığım o bir karış toprakta cansız yatan şehidimin , sevdiğimin yanına gideceğim, yavrumuzu da yanımızda olacak..

Zaman geçiyor kadın asla vazgeçmiyordu.

Sancıları artan kadını gören kalabalık ne yapacağını bilemez halde endişeli bakınıyorlar. Bırakıp da gitmiyorlardı.

-Tamam. Dedi kardeşi.
-Hepiniz gidin.. Uzaklaşın buradan
-Sen ?
-Ben de burada kalacağım.

Yengesi bu defa bulutlu baktı yüzüne hayır dercesine salladı başını.

Delikanlı, hızlıca kalabalığı uzaklaştırıp, kadının yanında nöbetçi bir asker edasıyla çakıldı.

Her ikisi de kadının ayaklarının o bedeni fazla taşıyamayacağını vakitleri olmadığını biliyorlardı.

Suskunluk doladı etraflarını ne gitmeye ikna sözleri, ne de bundan sonrası için söylenecek söz..Ölüm sessizliği

Gözleri buğulandı, kulağına eşinin sesi , nefesi dokundu sanki kadının.

-Sevdiğim, kadınım, bana bir evlat verecektin söz vermiştin. Beni sevdiğini ve şu an acının sana vurduğu kızgınlığı anlıyorum.

-Yapma.. Bu vatana borçluyuz, çocuğumuz asker olur, doktor ya da bilim adamı, aydın bir güç ver. Ver ki , belki bu acıları durdurabilme gücü olur. Bu sansı hepimize tanı lütfen sevdiğim.
-Bunu yapma.. Bırak doğsun, -ben şehit çocuğum, babam vatanın bölünmezliği için savaştı bu kutsal yolda öldü diye gururlansın.benim babam bir kahraman diye onurlansın..

Yardıma gelen askerlerin adımlarını duyup sanki bir rüyadan irkildi.

Kalp atışları sakinleşmiş ve yanında duran delikanlıya dönüp onaylarcasına başını salladı. Gülümsemeye gayret etti, -Her şey yoluna girecek der gibi baktı..

Eşinin kendisine duyurduğu sesi dinleyecekti, haklıydı..Denileni yapmaya karar vermiş, ve eşine kavuşmasını erteleşmişti.

Kurtarılan kadın çabucak hastaneye götürüldü.

Ve eşine verdiği sessiz sözü tutmuştu. Bir can dünyaya getirdi, adına Mehmet deyip kucakladı kadın. Göğsüne alarak,uzun uzun kokladı.



Semra Arıkan

Giz


.



Yenidoğan günün yaprağından düşen

Çiy damlası

Bakışın


Yüzüme çizdiğin gülüş

Temmuz duvarlarını sıcağıyla kucaklayan

O büyük gündü


Dudağımdan sıyrılan yarım kırmızı

İmgeler doğurur

Göğsüm Titrer

Sesine her dokunuşumda


Uykulara gizlediğim düşlerde açılır

Aşkın duvağı

Nabzımın attığı yerde bekler

Dilsiz sözler


Sabahlar

Ağırbaşlı bir gölge serinliğinde

Mülteci tutkular

Yüzümün aynasına düşen


Silüetin yağar

Saçaklardan

Parmak uçlarıma

Beyaz bulutlar damlar


Aykırı bir kentin haritasından

Firar eder

Militan sevişmeler


Aşk sonsuzluğa eklenirken

Doğan günün yaprağından düşer azalır mesafeler






Semra Arıkan

1 Haziran 2009 Pazartesi

Herşeye Rağmen

pic: leonid afremov






Kapadım
Akbabaların yumrukladığı
İçimdeki şehrin
Kapılarını

Gömdüm
Ateşten kumlara
Akrep dilinin zorba çığlıklarını

Son sözlerin soluğu kesildi
Sus giyindi keder

Yanağımın kıyısında keder kırıntısı
Öper elimin tersini

Artık
Duymuyorum yalan sesleri
Umrum çoktan beri bende değil

Yeniden aç kollarını
Aşk
Ufuk çizgine benzesin duruşun

Şarkıların gölgesinde
Renklensin
Kanmak isteyen
Kıtlığına doygun
Kalp

Gülümseyen
Taze bir gamzede dağılsın
Yorgun zihinden taşan bulutlar

Tutuklu sandığım gün doğumlarına
Bıraktım bakışlarımı

Yormasın kelimeler
Dudaklarını
Kırmızı fısıltılarda yansın
Adın
Yeniden Aşk olsun




Semra Arıkan


Haziran 09